SağlıkHastane Şu anda kapalı

İngiliz Bahriye Hastanesi

(0 Yorum)
4
Görüntülenme - 1598 Yorum Yap

Hakkımızda

Farsça bîmar/yer ve hâne/ev sözcüklerinin birleşimi ile oluşan Bîmarhane ile Arapça dar/ev ve şifâ sözcüğünden oluşan Dârüşşifâ (şifa kapısı) sözcükleri gerek Selçuklu, gerekse Osmanlı dönemlerinde ‘hastahane’ olarak kullanılan yapılara verilen isimdir.

Bimarhane, daha çok akıl hastaları için kullanılan bir tesis olup, genelde sağlık tesislerine verilen isim ‘Darüşşifa’dır. Daha sonraları ise yine Farsça kökenli hastane sözcüğü yaygın olarak kullanılmaya başlanır. Türklerin Anadolu’ya hakimiyetleri ile yaygınlaşmaya başlayan bu yapı türleri, daha önceki devirlerde Türklerin hakimiyet kurduğu bölgelerde sık sık karşımıza çıkmaktadır. Gerek Selçuklular, gerekse Osmanlı İmparatorluğu döneminde erken tarihlerden itibaren önce Anadolu, daha sonraları ise başta Bursa, Edirne ve İstanbul olmak üzere çoğu şehirde çok sayıda Darüşşifa ve Bimarhane inşa edilmiştir. 1470 tarihinde tamamlanan Fatih Külliyesi içinde yer alan “Fatih Darüşşifası”, İstanbul’daki ilk Osmanlı sağlık tesisi olarak kabul edilir. 1550 tarihinde hizmete sunulan “Haseki Darüşşifası”, 1556’da “Süleymaniye Darüşşifası”, 1583’de “Toptaşı Bimarhanesi”, 1617’de “Sultanahmed Darüşşifası” şehrimizdeki erken dönem sağlık yapılarındandır.

Modern Hastanelerin Kurulması

İmparatorluk sınırları içinde özellikle de İstanbul’da modern anlamdaki ilk yabancı hastanelerin, devlet yönetimi ile iyi ilişkiler içinde olan Fransızlar tarafından kurulduğu bilinmektedir. Bu anlamdaki ilk yapının 1673 tarihinde Karaköy’deki “St. Benoit Manastırı”ndaki hastane olduğu düşünülmektedir. Kısa süre sonra 1696 tarihinde Cizvit rahipleri tarafından günümüzde Taksim’deki Fransız Kültür Merkezi’nin bulunduğu alanda “St. Louis” adında ikinci bir hastane hizmete girecektir. Kısa süre sonra “Pera Veba Hastanesi” adıyla anılacak olan bu tesis, uzun yıllar boyunca hizmet verir. Daha sonraları 1830 tarihinde Avusturya-Macaristan, 1840’lı yıllarda hizmet vermeye başlayan “Alman ve İtalyan Hastaneleri”nden söz etmek gerekir.

Özellikle Kırım Savaşı sırasında çok sayıda hastaneye ihtiyaç duyulduğu ve hastane sayısının yetersizliği nedeniyle gerek saraya ait pek çok yapının, gerekse çok sayıda kışlanın hastaneye dönüştürüldüğü bilinmektedir. Ancak kısa süre içinde hazırlanan bu yapıların ve hastane hizmetlerinin yetersizliği modern hastane ihtiyacını gündeme getirir.

İngiliz Bahriye Hastanesi (Brıtısh Seaman’s Hospıtal)

Karaköy Bereketzade Medresesi Sokağı’nda 1855 tarihinde İngiliz hükümeti tarafından denizciler için faaliyete geçirilen “British Seaman’s Hospital” bu yapılardan biridir. 1924 tarihine kadar İngilizlerin mülkiyetinde bulunan bu hastanenin yönetimi için gereken mali kaynak, İstanbul’a gelen İngiliz ticaret gemilerinden ton başına alınan sabit ücretin İngiliz Elçiliği tarafından tahsili suretiyle sağlanmıştır. Kare planlı olarak inşa edilen binanın cephesi kuzeye bakmaktadır. Kâgir olan yapı bir zemin, iki normal kattan meydana gelmekte olup, altı büyük, iki küçük hasta koğuşa sahiptir. Hastanenin bulaşıcı hastalıklar için diğer bölümlerinden ayrılmış ayrı bir koğuşu daha bulunmaktadır.

Bu hastanede sadece İngiliz bandırası taşıyan gemilerdeki subay ve denizcilerin tedavi görme hakkı bulunmaktadır. Daha sonraları İngiliz hükümeti ile yapılan antlaşmalar sonrası İsveç ve Norveç bahriye personelinin de aynı haklarla hastaneden faydalanması sağlanmıştır. 50 yataklı bu hastane, 1874 yılında İstanbul’daki sivil hastanelerin en iyisi olarak kabul edilmektedir. Uzun yıllar boyunca üç katlı bu yapıda hizmet veren hastane, 1904’te İngiliz Mimar H. Percy Adams tarafından projelendirilen bugünkü binasına kavuşur. L şeklinde bir plan düzenini sahip olan bu yeni yapı, ikisi bodrum olmak üzere altı katlıdır. İki kanadın kesiştiği noktada çokgen planlı küçük kulelerin bir araya gelmesi ile oluşan heykelsi görünüşün tam ortasından daha yüksek bir kule yükselmektedir. Aynı zamanda bayrak kulesi olarak kullanılan bu yapı, Beyoğlu silueti içinde İngiliz Bayrağı’nı görünür etmek amacıyla inşa edilmiştir. Gotik mimarinin çağdaş bir yorumu olarak kabul edilen yapı, özgün bir mimari anlayışa sahiptir.

Cumhuriyet’in ilanı sonrası, 1924 yılında İngilizler tarafından Kızılay’a devredilen yapı, 1937-48 yılları arasında bir dönem “Kuduz Hastanesi”, 1948-93 yılları arasında ise “Beyoğlu Belediye Hastanesi” olarak hizmet verir. 1993’ten itibaren “Prof. Dr. Reşat Belger Devlet Göz Hastanesi” olarak hizmet vermeye devam eden tesis, Galata silueti içindeki farklı mimarisi, özellikle de kulesi ile dikkat çekmeye devam etmektedir.

Not: Bu yazının hazırlanmasında Prof. Dr. Nuran Yıldırım’ın İstanbul’daki hastaneler üzerine yazdığı makalelerden yararlanılmıştır.

Etiketler

Galeriler

Yorumlar - 0

Yorum Yap ve Değerlendir

Yorum yapabilmeniz için oturum açmanız gerekmektedir.
Giriş Yap veya Kayıt Ol

Çalışma Saatleri :

Şu anda açık
  • Pazartesi 08:00 - 22:00
  • Salı 08:00 - 22:00
  • Çarşamba 08:00 - 22:00
  • Perşembe 08:00 - 22:00
  • Cuma 08:00 - 22:00
  • Cumartesi 08:00 - 22:00
  • Pazar 08:00 - 22:00

Bu senin işletmen mi?

Bilgilerinin güncel olmasını sağla. Lütfen yeni müşteri bulmak için ücretsiz araçlarımızı kullan. SAHİPLEN